21 Şubat 2014 Cuma

YÜZYILIN LABİRENTİ VE KAÇIŞ

Bundan çok zaman önce
Anlatmıştın herşeyi
Mutluluk dolu hayatının gittikçe anlamını yitirdiğini
Herşeye sahibim ama gene içimde boşluk
Derin bir boşluk var diyordun
Gözlerin gözlerime bakarken
Rengin solmuştu artık
Seni tanıdığım yıllardaki neşen yoktu
Saçların dökülmüştü
Gözlerinin altında çizgiler belirmişti

Gözlerine baktım
Derine ruhunun  derinlerindeki o boşluğa 
Git dedim
Burada kalırsan kurtulamayacaksın
Gittikçe boşluğa
Daha çok boşluğa çekecek seni
İşin, evliliğin, çocukların
Toplumun koyduğu labirentte kaybolacaksın bir süre sonra
Yaşadığını unutarak yaşayacaksın 
Kalbinin çarptığını unutarak nefes alacaksın
Zamana yetişmeye çalışarak, zamanın kurbanları arasında olacaksın
Ve bir gün
O beklendik günde
Ya kalbin tekleyecek
Ya beynin iflas edecek

Gözlerime baktın
Derinlere
Seni ne kadar sevdiğimi bilirdin
Söylediklerimdeki samimiyetten şüphe bile etmezdin

 
Yapamam dedin
Ne eşim kabul eder, ne çocuklar
Düzen beni yese de düzelmeliyim onlar için
Sen yoksan onlarda yok dedim
Gülümsedin içinin acısını saklamaya çalışarak

O günden sonra 
İşte yine karşı karşıyayız
Tek fark senin ruhun burada değil artık
Bedenin ise kalafatta
Ne desem boş
Bir labirent vardı
Ilk önce albenisi ile cezbetti seni
Eşin, çocuklar, para ile hapsettiler
Ve özgürlüğe aşık kalbin
Dayanamadı labirentte nefes almadan yaşamaya
Tekledi
Gülümsedim içimin acısını saklayarak
Uğurlar olsun Bernard
Uğurlar sana
@2014,ipek

7 Şubat 2014 Cuma

BASİT

Alize
Işi karmaşıklaştırmayalım
Süslemeyelim
Renkli ışıklarla aydınlatmayalım

İşin özü
İstediğin basit
Bu kadar
Büyük binalar
Görkemli alışveriş merkezleri
Her an değişen vitrinler
Moda akınları değil

İstediğin çıplak ayaklarla
Toprağa dokuna dokuna
Gereğinde yaralanarak
Gereğinde üşüyerek
Gereğinde terleyerek
Yürümek
İçinde korku yok aslında
O kadar aitsin ki oraya
Katışıksız bir saflıkla
Şu anda duyduğun his
Alışkanlığın yıkılması zor bağlılığı
Yaşadığın
Eziyet
Artık ruhunun sahte yaşamına isyan etmesi


Yüzlerce insan arasında
Her an yalnız olduğunu hissetmek yoruyor seni
Kendini anlamalarını beklemekten yoruldun
Kendini anlatmaktan yoruldun
Herkes haklı
Yüzlerce ses geliyor insanlardan, bilgisayarlardan, cep telefonlarından
Herkes yoruldu
Bu yüzden herşeye sahip
Ama mutsuz insan yüzleri sokaklarda

Alize
Işi karmaşıklaştırmayalım
Süsleyip püslemeyelim
Vakit şimdi
Ne yarın, ne bir ay sonra
İstediğin sadece
Basitlik değil mi???
@2014,ipek sahra

5 Şubat 2014 Çarşamba

TÜMÜLÜS TEPELERİ ve GİZLİ HİKAYELERİMİZ

Alışıldık hikayelerimiz vardı daha önceden
Iyi okulları bitirmiştik
Güzel işlerde çalışıyorduk
Dolgun maaşlar alıyorduk
Evlenmiştik
Hatta çocuklarımız olmuştu

Ve bir gün
Yolculukta değişti herşey
Bir haftalık aldığımız sıkıştırılmış tatilde
Beş yıldızlı otel köşelerinin
Kalabalık yemek sofralarında yedik
Dibimizde oturan insanlarla denize girdik
Sıkılmıştı ruhumuz artık
Kendimizden
Birbirimizden
Ne kötü ki çıkacak yolu bulamıyorduk
Labirentte kaybolmuş fareler gibi
Bir o yana, bir bu yana giderek
Işıklı sofralarda
Görkemli eğlencelerde
Kendimizi eğlendiriyorduk

Dediğim gibi
O yolculukta
O ruhlarımızın bunaldığı
Kalplerimizin yitikleştiği
O yolculukta değişti herşey

Bir yol vardı
Çorak topraklar
Tek katlı evler
Ev önlerinde sohbet eden kadınlar
Koyun otlatan çobanlar
Ve Berrak bir hava vardı
Ve unutmadan tümülüs tepeleri
Onlarcası
Ardı ardına
Sıralı sıralı
Küçük ve büyük

İşte o tepelerde
Yazdık hayatımızı yeni baştan
Beyaz bir sayfaya
Gerçi güzel bir işimiz
Dolgun bir maaşımız kalmadı ama
Gizli hikayelerimiz kaldı
Tümülüs tepelerinin semalarında
@2014,ipek sahra

4 Şubat 2014 Salı

SARI TRAMVAY ve VERONICA


Oyun değil bu Veronica
Şaka da yapmıyorum
Hatta ellerime bakarsan
Sağ elimin titrediğini görürsün
Bilirsin
Elimin titremesi  iyiye alamet değildir

Umrunda değil mi
Ne umrunda oldu ki bugüne kadar
Uçarı bir kelebek gibi uçmaktan
Birkaç günlük ömrünü daldan dala geçirmekten başka
Hayat sana göre boş işler meşgalesi
Okulda gereksiz, işte çalışmakta
Hatta biraz daha iddialı olsan
Yaşamanın bile gereksiz olduğunu iddia edeceksin

Ediyor musun
Sende mi sinirlisin
Seninde mi ellerin titriyor
Kızıyor musun yaptıklarıma
Bıktın mı artık seni korumamdan
Kollamamdan
Üstüne üstelik sıkıldın mı eğlenmekten anlamayan benden
Sakinliğim üzerine üzerine mi geliyor
Yoruyor muyum seni durduğum yerden
Ağaç olsam daha mı iyi
En azından oksijen mi katarım hayata
Oksijen tüketeceğime

Tamam Veronica
Sus artık
Bin git 25 numaralı sarı tramvaya
Ne ardına bak
Ne ardından el salla....

@2014, ipek sahra

SOĞUK BİR OKYANUS GECESİ VE YALNIZLIK

Hiç öyle hesaplı kitaplı olmadı bu hikaye
Uzun uzun düşünülmedi
Kurgulanmadı
Yanlışları silinip
Yeniden yazılmadı

Soğuk bir akşamdı işte
Kemikleri üşütürcesine soğuk
Etleri ezercesine soğuk
Hava da gram rüzgar yoktu
Gökyüzü siyahtı
Simsiyah
Yıldızlar dökülüyordu göklerden Alize nin üzerine

Alize ise yalnızdı
Yapayalnız
Tercih edilmiş bir yalnızlığın içinde
Alize
Soğuk
Okyanus
Bir de esmeyen rüzgar vardı

Denizin koruyuculuğunda
Öyle sakindi ki Alize
Yıllardır süren hırçınlığına iyi gelen birşeyler vardı burada
Basit şeyler

Mesela
Gün doğumu vardı
Sabah serinliğinde omza atılan hırka ile içilen kahve
Kuşların şarkıları vardı
Yunusların yol arkadaşlığı
Öğle uykusu vardı güneş teni ısıtırken
Yelkene vuran rüzgar vardı
Gün batımı vardı
Renkli gökyüzündeki cümbüş
Ve en afillisinden bir sessizlik vardı
Iç huzuru

Demiştim
Öyle hesaplı kitaplı bir hikaye değildi
Alize vardı
Bir yelkenin kıçında
Okyanus vardı
Sessizliği ile
Ve de derin bir uykuya gömülmüş olan rüzgar vardı
Ne vakit rüzgar esmeye başladı
Kalbi tekledi Alize nin
Ve yığıldı güverteye

Gece soğuktu
Okyanus ıssız
İşte öyle bir hikayeydi
Anlamsız...
@2014,ipek sahra