26 Kasım 2012 Pazartesi

JEREMY ve FİLLER

Jeremy filleri düşün!
Güçlerini,
Endamlarını,
Ve sonra boyunlarında duran ince, ip incecik ipe bak.
Gördüğün,
Söylemek istediğiminin ta kendisi
Ne bir eksik, ne bir fazla
Hayatta böyle
Açabiliyorsan yelkenini uzağa
Daha uzağa
Elindekini bırakarak
Sorgulamadan
Kaygısızca
O zaman görüyorsun gökkuşağını
Yıldızları  toka yapıp saçına takarken
Güneşe göz kırpıyorsun kimseciklere göstermeden
Bir kuru toprak gibi durmayı öğreniyorsun
Kışın soğukluğunda
Yazın sıcaklığında 
Hayat bu
Uzun bir yolumuz olduğunu kim iddia edebilir
Aynı filler gibi
Gücümüz, endamımız yerinde
Boynumuzda ise henüz ip yokken
Binelim küçük bir buluta
Dünyanın binlerce diyarında
Kimi zaman siste
Kimi zaman donda
Duralım yan yana
Dediğim gibi filleri düşün Jeremy
Düşündüğün söyleyeceklerimden ne bir eksik, ne bir fazla…

26.11.2012
 © Tüm hakları İpek Sahra Özgüler' e aittir.

15 Kasım 2012 Perşembe

YAŞAMAK GERİSİ BOŞ

Tarifsiz bir hal içindesin
Birkaç yıldır
Nasıl desem, bir insan düşün ki
Gözlerinin  parıltısı gitmiş
Gözü ya telefonda, ya bilgisayarda
Mevsimin  kış olduğundan da, yaz olduğundan da habersiz
İşte sen öylesin

Nasılsın desem
Nasıl olduğunu öğrenmek istesem
Yoğunum diyorsun
Bir yarım saat konuşmak istesem
Muhakkak telefonundan gelen ses ya da seni arayan biri bölüyor henüz başlayamamış sohbetimizi
Yanaklarında artık allık  var, renk verilmek üzere özenle sürülmüş
Gözlerine parlaklık veren ise  şeffaf boyalar
Ne komik
Bir zamanlar şehrin en mutlu ressamı karşımda duruyor
Renklerin tanrıçası
Kendi bile unutmuş renkliliğini
Florasan ışıklarda can vermeye çalışıyor  rengi gitmiş boyalarına

Ne vakit eski bir dost, eski candan bir dost
Dese ki “Sana ne oldu böyle” diye
“Yoğunluk, iş yoğunluğu” diyor kendine vurduğu görünmez prangalardan habersiz

İşte o yüzden buradayım ben
Ölmene bile bile göz yummayacak, benimle savaşacak olduğu bile bile hazırlıklı
Bundan sonra zaman
Yağmurun sesini duyma
Rüzgarı hissetme
Delicesine koşma
Bir köpeğe sarılma
Yani yaşamak zamanı

14 Kasım 2012 Çarşamba

JEREMY ve YALNIZ BİR KIŞ AKŞAMI

Gözlerini yum Jeremy
Sımsıkı kapa
Öylesine kapalı olsun ki gözkapakların
Herhangi bir ışık, nefes süzülmesin bedenine
Mevsimin kış olduğunu düşün
Soğuk bir kış akşamı
Hatta şöyle yapalım soğuk bir kış akşamı olmasın
Ayaz dolu bir kış gecesinde
Evinden uzakta olduğunu düşün
Evinden çok uzakta, bir yelkenin güvertesinde yapayalnızsın
Ve tuhaf bir sessizlik, anlaşılmaz bir huzursuzluk var havada
Ne ay yoldaş bugün, ne de yıldızlar
Bulutlar kara bir toprak gibi kapatıyorlar sıska, korkudan titreyen bedenini
Karanlığın seni korkuttuğunu bilirim Jeremy
Şimdi de korkuyorsun
Korkuyorsun ve bu sefer ilk defa küçük bir çocuk gibi ağlamıyorsun
Bilirsin Jeremy
Korkunca
Ağzını bir kurtun uluması gibi büzer, o ince aralıktan çıkarırsın ses tellerine vuran korkuyu
Bu sefer ise tam büyük adam gibi korkman
Netametli
Sessiz
Ürperen tenini kesen ayaz değil bu korkun ya da karanlık
Demiştim tuhaf bir sessizlik, anlaşılmaz bir huzursuzluk var havada
Sen ise  ilk defa yaşına inat
Koca bir çınar gibi kök salıyorsun okyanusların sessizliğine
Ses sustukça
Büyüyor köklerin
Korkun giderken gittikçe yayılıyorsun
Ve işte o zaman görüyorsun
Gökyüzünde uçan balonları
Sarı, yeşil, kırmızı
Uçuyor hayallerin karanlıkta
Bir fener oluyorlar
Ayazlı kış akşamına…