18 Temmuz 2012 Çarşamba

KALAMIŞ-BOZCAADA-GÖKÇEADA-KABATEPE ( BİR YELKEN YOLCULUĞU)

30. Haziran. 2012- 08.Temmuz.2012 tarihleri arasında Kalamış’ ta başlayan Marmara adası- Bozcaada-Gökçeada rotası ile devam eden yelken yolculuğumuz Kabatepe limanında talihsiz bir olay  neticesiyle  sonlandı. 
İLK GÜN : KALAMIŞ-MARMARA ADASI
Kalamış’ tan Nil isimli tekne  ile çıkarken;  navigasyonda koordinatlarımızı ( bulunduğumuz ve varmak istediğimiz nokta), hızımızı  görüyorduk.

Marmara adasına giderken ardımızda bıraktığımız köpükler  ve yolculuk boyunca bize eşlik eden botumuz huzurun ve sakinliğin simgesiydi.

Bu rotada  yaşadığımız en büyük olay, kavança attığımız sırada ana yelken halatının boşalması ve bir arkadaşımızın boynuna çarpması idi.
Hepimizin şok yaşadığı hadisede, arkadaşımız sahip olduğu sağlık bilgisi ile duruma gerekli müdahaleyi yaptı.  Marmara adasındaki eczacının tavsiye ettiği Agni Gel ise yaranın bir hafta gibi kısa bir sürede iyileşmesini sağladı.

Ve vardığımız Marmara adasında ilk gecemizi şenlendiren havai fişekleri, bir düğünün şerefine ardı ardına havaya atıldı.

İKİNCİ GÜN: MARMARA ADASI- ÇANAKKALE BOĞAZI- BOZCAADA
Bozcaada’ ya gideceğimiz bu günde ilk ekip  olarak saat 05:00’ te uyandık ve Marmara adasından ayrıldık.

Yaklaşık 75 mil  yol aldığımız bu rotada, fırtınamsı havada istemsiz kavançalar yaşadık. Bugüne kadar ulaştığımız en yüksek hız olan13.2 knot ile  Çanakkale boğazını geçtik ve sabah 05:00 de başladığımız yolculuk 17:20 geçe Bozcaada limanında sonlandı.
Fırtınamsı havada yol aldığımız bu rota, istemsiz kavançanın ne kadar önemli olduğunu, nelere mal olabileceğini ve fırtınamsı havada dümen tutmanın ciddi bir konsantrasyon olduğunu  bize gösterdi.
Bozcaada limanına demirlemiş yelkenlimizden bir görüntü:

ÜÇÜNCÜ GÜN: BOZCAADA
Erken uyandığımız bu günde  Bozcaada’ nın güzelliklerini fotoğrafladık. 
Limandaki kafelerden görüntüler:
Şarap şişesinden yapılmış lambalar:
Nazım Hikmet’ in diliyle “Bozcaada’ ya Hoş Gelmek” J

Kalabalık Poente’ nin sakin hali:

Sakin cafenin renkli dünyası ve huzurlu asması: 

Lodos kafenin sabah sakinliği:
Asmalı meyhanenin yalnız sobası:

Masal evinin kırmızı çiçekli dünyası:

Yoğurt kaplarına dikilmiş   çiçekler ve onları  bekleyen sessiz eşek: 

Sabahın o saatinde uyanık olan kediler: 

Ve kapılar. Dili olmayan, ama üzerlerindeki desenlerle, yapıştırılmış porselen parçalarıyla, renkleri ile, ilişmiş çiçekleri ile dili olmayan  fakat konuşan kapılar:





Huzur verici bir sokak:



 Rengigül’ ün ev sıcaklığında ortamında kahvaltı:

Soframızdan bir kare: 

Reçel köşemiz: 
Daha sonra rotamızı Bozcaada’ nın kuzeyine Ayazma plajının açıklarına yönlendirdik.  İskele tarafımızda gün batarken, sancak tarafımızda dolunay olanca güzelliği ile parlıyordu.



DÖRDÜNCÜ GÜN: BOZCAADA
Dördüncü gün Bozcaada’ dan  Behramkale’ ye yapmak istediğimiz yelken seyahati, çapamızın kayaya takılması sonucunda iptal oldu. Çapayı kurtarmaya çalışırken ise çapamızı sardığımız makaranın olduğu kısım kırıldı. Yardım için çağırdımızın dalgıç’ ın çapamızı kurtarması sonucunda  planımızı Bozcada limanı olarak güncelledik.
Kırılan vincimizden bir kare: 


Bozcaada' da gün batımı:


BEŞİNCİ GÜN: BOZCAADA-GÖKÇEADA
Bozcaada  limanından aldığımız demir ile rotamızı Gökçeada’ ya çevirdik.  Gökçeada’ da kaldığımız koyda keçi sesleri ile, doğanın dinginliği içinde uykuya daldık.
ALTINCI GÜN: GÖKÇEADA
Gökçeada’ ya vardığmız bu günde  sıcak ve açlık bizi gerçekten bunalttı. Üstüne üstlük balıkçı barınağındaki  karşılama, hoşgörüsüzlüğün  canlı bir örneği idi.

Gökçeada’dan bir kare:  
Merkezden sonra gittiğimiz Zeytinli Köyü ve Barba Yorgo’ dan kareler:
Zeytinli köyünden sokak görüntüsü:




Eskiden Dibek kahvesinin dövülerek hazırlandığı köşe:

Madam' ın Özel Dibek Kahvesi:




 Barba Yorgo’ daki üzüm bağı: 

Ve iki yaka arasında dostluk mesajı:
YEDİNCİ GÜN: GÖKÇEADA- KABATEPE
Gökçeada limanında aldığımız demirle,  rotamızı Çanakkale olarak belirledik. Çanakkale’ ye giderken  düşen motor pervanemiz sebebi ile son rotamız sahil güvenliğinde yardımı ile Kabatepe oldu.


Ve Kabatepe' de demirlemiş yelkenimiz:


Bu gezimizden öğrendiklerimi aşağıda sıraladım.
1)  Eğitim aldığınız firma ne kadar iyi olursa olsun, muhakkak sözleşme yapın.

Sözleşmeye istediğiniz tüm donanımı detaylı olarak belirtin. Balon, bot, havuzlukta minder, dolapların bozuk olmaması,  bir aksilik durumundaki yaptırımlar ( motor pervanesi devamlı düşen bir yelkende motor pervanesinin bulunması), mutfak malzemelerinin olması ( tabak, çatal, kaşık, bıçak, tencere, çaydanlık), branda…

2)  Eğitime gideceğiniz yelkenliyi araştırın. (Azuree 40’ ların Volvo motorunun pervanesinin birkaç defa düştüğünü bilseydik, başka bir yelkenli markası tercih ederdik.)

3)  Yelkende gideceğiniz rotası planlayın, fakat herhangi bir aksilik durumunda B planınız olsun.

4)  Yelkende  dikkatli olun. Bir anda gelen bir rüzgarla atabileceğiniz kavançanın hayatınıza malolacağını gözönüne alın.

5)  Mümkünse yanınıza tüp alın. Ekibinizde dalış bilen kişiler olsun.
 
6)  Yanınızda muhakkak çakı , düdük ve fener bulunsun.

7)  İlkyardım çantasının teknede olup/olmadığına emin olun. İlkyardım çantasında açık yarayı dezenfekte etmek için 1 gr. Rivanol bulunsun.

8)  Acil numaraları yanınıza alın.

9)  Telsizin doğru frekansta çalıştığından emin olun. Motorumuzun pervanesinde düştüğünde yanlış frekansta olduğumuzdan ötürü Sahil Güvenlik ile iletişim kuramamamız ise bu konuda kötü bir deneyim oldu.

10)Yelken eğitimini gittiğiniz yeri gezerek, güzel tatlar tadarak  neşelendirin.





 © Tüm hakları İpek Sahra Özgüler' e aittir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder