27 Ağustos 2013 Salı

RÜZGAR ÇANLARI

Her evde rüzgar çanı vardı o zamanlar
Rengarenk 
Özenilerek seçilmiş
Ya balkonda, ya bahçede ya da kapı önlerinde asılıydılar
Ve esen rüzgarla beraber başlarlardı
Şarkılarını söylemeye
Rüzgarın ahengine göre sallanırdı gövdeleri sağdan sola, soldan sağa
Ve köpeklerin uluması eşlik ederdi onlara

İşte  hep o gecelerde görürdün rüyayı
Aynı rüyayı 
Turkuaz renkli bir denizin içinde yüzerken
Sana kılavuzluk yapmak için gelirdi
Yüzlerce yunus
Ve sen onların ardından yol alırdın o güzellikte
Yüreğindeki ferahlıkla
Mutlulukla
Ve birden uyanırdın  rüyanın etkisiyle 
Tamamlanmamış rüyana üzülürken
Rüzgar çanlarının seslerini duyardın

Dedim ya rüzgar çanları vardı o zamanlar her evde
Ve tamamlanmamış rüyalar

Ne vakit çanlar kayboldu
Balkondan, bahçeden, kapı önlerinden
Ulumaları kesildi köpeklerin
Rüyalar tamamlandı
Ne yüzülecek bir deniz
Ne takip edilecek  yüzlerce yunus kaldı..
@ipek sahra, 2013

25 Ağustos 2013 Pazar

Çingene & Falcı &Ev Yapımı Vişneli Votka

Heyhat
Yine sen
Her akşam işten dönerken
Karşılaşmak zorunda mıyız?
Çingene olduğun belli
Güneşin kararttığı teninden
Saçlarına taktığın renkli kumaşlardan
Yeşil gözlerine çektiğin siyah sürmelerden
Bunun da ötesinde tavırlarından 

Düşünüyorum da

Ne büyük tezat
Seninle her akşam karşılaşmak
Bu mahallede 

Fal mı bakmak istiyorsun bana

Neden?
İçinden mi geldi
Bu devirde kimin içinden birşey gelirki
Gözlerim mi hüzünlü
Nereden çıkardın yorgunluktan sadece
Yorgunluk bahanelerim mi
Hayattan çekilmişliğime
Ne saçmaladığını anlamıyorum bile 
Hatta sinirleniyorum giderek
Ama içimden bir ses
Merak ediyor söyleyeceklerini 
Hem madem her akşam karşılaşıyoruz
Bir hayır var değil mi?

Vişneli votka güzelmiş

Ev yapımı
Yazın kokusunu, yazın telaşsızlığını aldım tadından
Kurtulacak mıyım
Bütün ruh yorgunluklarından 
Anlamıyorum vişneli votka mı iyi geldi yoksa anlattıkların mı
Tuhaf bir sırıtma yerleşti dudağıma
Sana belli etmek istemesem de
Kelebekler 
Bir ilkbahar akşamı serinliği
Dolunay
Güzel bir hal içindeyim işte

Dedim ya

Yine mi sen
Ne iyi geldin vişneli votkanla...
@ipek sahra, 2013

Huzur & Savaş


Ne söylesem boş dedi
Kirpiklerini güneş ışıklarında titretirken
Ve devam etti
Gene de anlatayım diyerek
Bir yelkendeyim sanki
Yönsüz, rotasız
Deniz karar veriyor nereye gideceğime
Bazen dalgalar vuruyor üzerime üzerime
Şimşekler çakıyor
Acizliğin gölgesinde kıvranıyorum

Bazen ise öyle güzel ki deniz, güneş 
O huzurun içinde
Nereye gideceğini bilmemenin macerasında
Yol alıyorum
Güneş vuruyor üzerime sakin sakin
Denizin akıntısı ahenkli
O zaman uzanıyorum şöyle bir güverteye
O mutluluğun içinde hayallere dalıyorum 

Dedim ya
Ne desem boş
Bir tutam huzur, bir tutam savaş
Bazen savaşım kendimle, bazen başkalarıyla, bazen yaşadıklarımla oluyor
Bazen ise huzurum kendimle, bazen başkalarıyla, bazen yaşadıklarımla 
Gözüken bir kara var olsa da uzakta
Sonu varmak mı, yoksa varmadan ölmek mi bilmiyorum
Dedim ya
Ne desem boş
Sözler birşey ifade etmiyor...

@ipek sahra, 2013

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Nefes


En sonunda bıraktın
Bırakmak istediklerini
Tavşan kanı bir çay koydun
İnce belli bardağına
İlk defa istediklerini yapmanın mutluluğu içinde
Saflığını, naifliğini hatırladın

Ne zaman değiştirdi hayat seni
Ne vakit aslında boş olan hırslar, telaşlar, kaygılar yükledi üzerine 
Sen değil miydin gözleri ışıl ışık gülen
Çocuksu bir özgüvenle herşeyi paylaşan
Neşe ile güvenen
Saflık ile inanan

Şimdi hayret ediyorsun olanlara
Önünde çektiğin set üzerine setlere 
Terkettiğin oyunların haraplığına bakıyorsun
Çocukluğunun küskünlüğüne

Ve ilk defa isteyerek
Gerçekten ve kalpten isteyerek
Yıkıyorsun duvarları
Şimdi oyunlarının ve çocukluğunun önündesin

Sende biliyorsun
Terkedilmiş oyunları yeniden oynamak emek ister 
Küsmüş bir çocuklukla barışmak kolay değildir
Ama sen değil misin
Bırakan bırakmak istediklerini
Hem de herkese göre herşeye sahipken

İnce belli bardağa çay koyuyorsun 
Ve tüm samimiyetinle çocukluğunla barışmaya gidiyorsun
Nefes almanın sabırsızlığı içinde...

@ipek sahra, 2013