Gittikçe sustun
Oysa konuşacak
Oysa anlatacak ne çok hikaye biriktirmiştin
Samimi olarak seni dinleyecek bir yüz aradın
Yüzlerce yüz arasından
Kimsenin ne vakti,ne hali vardı
Seni dinlemek için
Gittikçe sustun
Tüm hikayen buydu...
@2014,ipek sahra
DÜZDEN YAZILAR
11 Kasım 2014 Salı
3 Kasım 2014 Pazartesi
MUTLULUK
Alize
Kendini önemsemeyi bırak
Su gibi şeffaf
Su gibi berrak ol
Hesaplanmış düşüncelerin kazandığı yer değil dünya
Kim güzel
Kim saf düşüncelere sahipse
O kazanıyor mutluluğu
Alize
Ne kadar kısa değil mi yaşam
Çok beklenti
Çok istek var içinde
Koşturmalar
Savaşlar
Hırslar
Oysa ki bir gün bakıyorsun
Hepsi boş
Bomboş
Alize
Dediğim gibi
Su gibi berrak
Su gibi şeffaf ol
Mutluluğun kendini mutlu etmene değil
Başkalarını mutlu etmene bağlı
Sen hep böyle hayatta
Saf ol...
@ipek sahra 11.2014
21 Eylül 2014 Pazar
Hangi Dünyaya Aitsin?
Çok uzun zamandır
Sevdiğin
Tutkuyla bağlandığın
Gece gündüz hayalini kurduğun birşey yok
Kalbinin boşluğuna rağmen
Beynin herşeye sahip olduğunu söylüyor
Nasıl söylemesin ki
Her sabah gidebildiğin bir işin
Evin, araban, yazlığın, iki haftaya sıkışmış tatilin, her hafta gittiğin alışveriş merkezin, kredi kartların var
Gel gör ki
Kalbinde büyük bir boşluk
Kocaman bir boşluk var
Öylece duruyor
Ve sızı, ince bir sızı seni yokluyor zaman zaman
İşin özü şu
Modern dünyanın sıkıştırılmış düzeni içinde
Sahip olmakla mutlu olacağını sanıyorsun
Çok uzun zaman oldu
Yağmur yüzüne çarpmayalı
Rüzgarda yalınayak koşmayalı
Gün doğumunu izlemeyeli
Çok zaman oldu
Ve hala da farkında değilsin
Hayat akıp gidiyor
Peki sen hiç düşündün mü
Modern dünyaya mı yoksa doğaya mı aitsin?
@ipek sahra, Eylül 2014
Sevdiğin
Tutkuyla bağlandığın
Gece gündüz hayalini kurduğun birşey yok
Kalbinin boşluğuna rağmen
Beynin herşeye sahip olduğunu söylüyor
Nasıl söylemesin ki
Her sabah gidebildiğin bir işin
Evin, araban, yazlığın, iki haftaya sıkışmış tatilin, her hafta gittiğin alışveriş merkezin, kredi kartların var
Gel gör ki
Kalbinde büyük bir boşluk
Kocaman bir boşluk var
Öylece duruyor
Ve sızı, ince bir sızı seni yokluyor zaman zaman
İşin özü şu
Modern dünyanın sıkıştırılmış düzeni içinde
Sahip olmakla mutlu olacağını sanıyorsun
Çok uzun zaman oldu
Yağmur yüzüne çarpmayalı
Rüzgarda yalınayak koşmayalı
Gün doğumunu izlemeyeli
Çok zaman oldu
Ve hala da farkında değilsin
Hayat akıp gidiyor
Peki sen hiç düşündün mü
Modern dünyaya mı yoksa doğaya mı aitsin?
@ipek sahra, Eylül 2014
18 Eylül 2014 Perşembe
Hayallerin Kadar Yakınsın Kendine

Hayallerin eskisinden daha az
Tuhaf bir yorgunluk
Tuhaf bir çaresizlikle
Teslim etmişsin kendini hayatın akışına
Gözlerinin parlaklığı yok uzun süredir
Alışıldık bir düzenin içinde
Yol alıyorsun rotasız haritasız
Sorsam mutlu musun diye
Uzun bir sessizlik koyuyorsun aramıza
Ve o sessizliğin içinde ağlıyorsun
Büyüdün
Hepsi bu
Neşeli kahkahalarını sakladın seni kırmasınlar, incitmesinler diye
Bağıra çağıra anlattığın hayallerin yok artık
Kısık seslere sığınmış dilekler
Kısık seslerde kaybolmuş yüreğinin sesi var
Büyüdün
Hepsi bu
Hayallerin kadar uzak
Hayallerin kadar yakınsın kendine
Seçim mi?
O sadece senin elinde...
@ipek sahra, Eylül.2014
30 Nisan 2014 Çarşamba
HALA SAF
Yavaş yavaş, süze süze
Hala onun gibi, hala onun gibi beyaz
Kaç kişi kaldı ki evrende
Kendini düşün
Her sabah kurulu bir saate bağlı yaşamını
Her gün yenilenen düzenini
İsyan bayrakları açtığın halde
Yüzüne yerleştirdiğin gülümsemeni
Sonra da ona bak
Çetrefilleşmiş dünyanın tam ortasındaki ona
Gözbebeklerinde hala duran çocuksu pırıltıya
Utangaçlığın gizlendiği naif gülümsemesine
Çekingen duruşu ile hem gidişine, hem kalışına
Sonra kendini düşün tekrar
Hala saf
Hala onun kadar beyaz mısın?
@30.04.2014, ipek sahra
24 Nisan 2014 Perşembe
Rüzgar, Çiçek Tarlaları, Güneş, Biz ve Çocukluk
O zamanlar
Tek derdimiz vardı
Tek istediğimiz
Ne yemek yemek önemli idi
Ne su içmek
O zamanlar
Rüzgar vardı
Çarşaftan yaptığımız yelkenleri götüren
Saçlarımızı hırpanileştiren
Ruhumuzu dinginleştiren
O zamanlar
Çiçek tarlaları vardı
Göz alabildiğince
Koştukça koşabileceğimiz
Soluklanmak için uzanabileceğimiz
O zamanlar güneş vardı
Miskinleşmiş kedi yavrusu gibi
Bizi uyutan
Bedenimiz toprağa uzanmışken
İnce bir battaniye olan
Ve o zaman biz vardık
Henüz dokuz,on yaşlarında
Çiçek tarlalarında yankılanan kahkahalarımız
Rüzgarda havalanan hayallerimiz
Güneş ile yeşeren çocukluğumuz
İlk rüzgar gitti
Gökdelenler yapılırken
Yer kalmadı çiçek bahçelerine
Güneş düşmez oldu
Toprağa artık
Çocukluğumuz ise
Kayboldu kirlenmişliklerin içinde
@24.04.2014, ipek sahra
21 Şubat 2014 Cuma
YÜZYILIN LABİRENTİ VE KAÇIŞ
Bundan çok zaman önce
Gözlerine baktım
Gözlerime baktın
Anlatmıştın herşeyi
Mutluluk dolu hayatının gittikçe anlamını yitirdiğini
Herşeye sahibim ama gene içimde boşluk
Derin bir boşluk var diyordun
Gözlerin gözlerime bakarken
Rengin solmuştu artık
Seni tanıdığım yıllardaki neşen yoktu
Saçların dökülmüştü
Gözlerinin altında çizgiler belirmişti
Gözlerine baktım
Derine ruhunun derinlerindeki o boşluğa
Git dedim
Burada kalırsan kurtulamayacaksın
Gittikçe boşluğa
Daha çok boşluğa çekecek seni
İşin, evliliğin, çocukların
Toplumun koyduğu labirentte kaybolacaksın bir süre sonra
Yaşadığını unutarak yaşayacaksın
Kalbinin çarptığını unutarak nefes alacaksın
Zamana yetişmeye çalışarak, zamanın kurbanları arasında olacaksın
Ve bir gün
O beklendik günde
Ya kalbin tekleyecek
Ya beynin iflas edecek
Gözlerime baktın
Derinlere
Seni ne kadar sevdiğimi bilirdin
Söylediklerimdeki samimiyetten şüphe bile etmezdin
Yapamam dedin
Ne eşim kabul eder, ne çocuklar
Düzen beni yese de düzelmeliyim onlar için
Sen yoksan onlarda yok dedim
Gülümsedin içinin acısını saklamaya çalışarak
O günden sonra
İşte yine karşı karşıyayız
Tek fark senin ruhun burada değil artık
Bedenin ise kalafatta
Ne desem boş
Bir labirent vardı
Ilk önce albenisi ile cezbetti seni
Eşin, çocuklar, para ile hapsettiler
Ve özgürlüğe aşık kalbin
Dayanamadı labirentte nefes almadan yaşamaya
Tekledi
Gülümsedim içimin acısını saklayarak
Uğurlar olsun Bernard
Uğurlar sana
@2014,ipek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)