25 Aralık 2013 Çarşamba

GUN DOGUMU

Her sabah
Bu şehrin telaşı var
İşe gitmek isteyen insanların aceleci adımlarına karışıyor
Arabaların korna sesleri
Otobüse binen insanların
Yüzler yorgun
Omuzlara asılmış içi bilgisayar dolu çantaların ön gözlerinde
Kaybolmuş yaşam sevinci

Yine de her sabah
Doğudan doğan bir güneş var
Daha gövdesini göstermeden
Bulutlara fırça darbeleri atan
Sonra
Turuncu bir top gibi yükselen
Sultanahmet in sisler ardındaki güzelliğine rengi vuran
Sakinlik var
Yüzyıllardır aynı doğan güneşin süzülüşünü izlerken
Boğaz da demirlemiş yelkenlilerin ahenkli dansı
Bir gemi geçerken
Martıların sesleri var simitle çay içerken
Ve her yere saçılmış
Hayaller var
Yaşam sevinçleri
Umutlar

Dediğim gibi
Bu şehrin insanları var
Kimi gün doğumunda doğup
Kimi gün doğumunda batan...


@ipek sahra,12.2013

24 Aralık 2013 Salı

Sahici

Sahici misin dedi
Bana
Gözlerini gözlerimden kaçırmadan
Öyle anlamlı
Öyle dürüst bakışları vardı ki
Yüzleştirdi beni kendimle

Düşündüm
Çoğu zaman dedim
Çoğu zaman
Ama bazı zamanlar var ki
Kaplumbağa gibi saklanıyorum kendi içime
İşte o zaman
Ben bile bilmiyorum
Sahici miyim diye

Peki sen dedim
Gözlerini gözlerimden kaçırdı
Ufka
Ufkun en son noktasına dikti gözlerini
Kim sahici ki dedi
Ben olayım

Sonra gözlerini gözlerime dikti
Öyle anlamlı
Öyle sahici...

@ipek sahra 12.2013

6 Eylül 2013 Cuma

MODERN DÜNYA

Maalesef
Bende farkındayım modern dunyanın seni ne kadar bunalttığını
Her an herkes tarafından ulaşılabilir olmanın
Senin ruhun üzerine getirdiği baskıyı
Ne kadar yalnız kalmak istiyorsan
O kadar yalnız kalamıyorsun
Ya telefondasın
Ya bilgisayarda
Dünya küçüldükçe
Sen küçülüyorsun
Dünya küçüldükçe
Senin hayallerin küçülüyor

Belki o yüzden gitmek istiyorsun buralardan
Bir dağ tepesinde olabildiğince özgür
Ya da
Denizlerin dibinde nefes alarak yaşamak

Ve kendini dinledikçe ruhun iplerinden kurtuluyor
Daha iyi anlıyorsun hayatın anlamını

Maalesef
Dediğim gibi bende farkındayım
Modern dünya bu
Görünmez prangaları var ruhlarımızda
Kimimiz farkında
İşte o yüzden sıkılmış, bunalmış durumda
Kimimiz ise alışmış
İtirazsızca

Dediğim gibi
Bende farkındayım
Ve o yüzden özgürleşmen için yanındayım...

@ipek sahra, 2013


4 Eylül 2013 Çarşamba

JEREMY, ALİCE ve İÇE DÖNÜKLÜK HİKAYESİ

Bende istiyorum Alice
Hatta senden daha  çok istiyorum
Her akşam ama her akşam dışarıya çıkmayı
Her an paylaşacak
Yani  söze dökülecek kelimeler bulmayı

Ama bu ben değilim
Sende biliyorsun
Ve hiç olamayacağım
Çocukluktan beri böyle
Her sabah
Her yeni güne uyandığımda
Yapılacak birşeyler oluyor kafamda
Sen nasıl bir gün insan görmeden yapamıyorsan
Bende günlerce insan görmeden
Hem de bunun eksikliğini ya da farklılığını hissetmeden yaşayabiliyorum
Senin kelimelerin, kahkahaların, ağlamaların var
Benim sessizliklerim, tebessümlerim, hüzünlenmelerim

En kötüsü ise içime döndüğüm zaman
Ne kadar sinirlendiğini
Sen söylemeden anlıyorum
Hareketlerinden
Ses tonundan
Hırçınlaşmandan
Saçlarını çekerek toplamandan
Gene de yardımcı olamıyorum sana
Anlatamıyorum o sessiz anların benim için gerekli olduğunu

Bunlara rağmen
Seni seviyorum Alice
Olan biten bu...
@ipek sahra, 2013


3 Eylül 2013 Salı

EGOLARIN SAVAŞI


Büyüdük

Herşey bu kadar basit
Artık egolarımızla varız
Ne zaman huzura erecek
Ne zaman gülecek olsak
İçimizdeki o ses
İçimizdeki o talihsiz ses
Konuşmaya başlıyor tüm kirliliği ile

Ya herşeyin en iyisini biliyor 
Ya herşeyin en iyisini yapıyoruz
Bizden başka hayatta olan
Diğer insanlar
Bizim gibi düşünmüyor ve davranmıyorsa
Kuşanıyor egolarımız silahlarını

Şaka gibi
Her gün
Ama her gün 
Binlerce kez ateş edip
Binlerce kez mermi yiyoruz

Oysa ki
Biliyoruz
Bıraksak öylesine bir köşeye
Mutlu olmamız çok yakın
Ne yazık ki yapamıyoruz

Büyüdük 
Herşey bu kadar basit...
@2013

27 Ağustos 2013 Salı

RÜZGAR ÇANLARI

Her evde rüzgar çanı vardı o zamanlar
Rengarenk 
Özenilerek seçilmiş
Ya balkonda, ya bahçede ya da kapı önlerinde asılıydılar
Ve esen rüzgarla beraber başlarlardı
Şarkılarını söylemeye
Rüzgarın ahengine göre sallanırdı gövdeleri sağdan sola, soldan sağa
Ve köpeklerin uluması eşlik ederdi onlara

İşte  hep o gecelerde görürdün rüyayı
Aynı rüyayı 
Turkuaz renkli bir denizin içinde yüzerken
Sana kılavuzluk yapmak için gelirdi
Yüzlerce yunus
Ve sen onların ardından yol alırdın o güzellikte
Yüreğindeki ferahlıkla
Mutlulukla
Ve birden uyanırdın  rüyanın etkisiyle 
Tamamlanmamış rüyana üzülürken
Rüzgar çanlarının seslerini duyardın

Dedim ya rüzgar çanları vardı o zamanlar her evde
Ve tamamlanmamış rüyalar

Ne vakit çanlar kayboldu
Balkondan, bahçeden, kapı önlerinden
Ulumaları kesildi köpeklerin
Rüyalar tamamlandı
Ne yüzülecek bir deniz
Ne takip edilecek  yüzlerce yunus kaldı..
@ipek sahra, 2013

25 Ağustos 2013 Pazar

Çingene & Falcı &Ev Yapımı Vişneli Votka

Heyhat
Yine sen
Her akşam işten dönerken
Karşılaşmak zorunda mıyız?
Çingene olduğun belli
Güneşin kararttığı teninden
Saçlarına taktığın renkli kumaşlardan
Yeşil gözlerine çektiğin siyah sürmelerden
Bunun da ötesinde tavırlarından 

Düşünüyorum da

Ne büyük tezat
Seninle her akşam karşılaşmak
Bu mahallede 

Fal mı bakmak istiyorsun bana

Neden?
İçinden mi geldi
Bu devirde kimin içinden birşey gelirki
Gözlerim mi hüzünlü
Nereden çıkardın yorgunluktan sadece
Yorgunluk bahanelerim mi
Hayattan çekilmişliğime
Ne saçmaladığını anlamıyorum bile 
Hatta sinirleniyorum giderek
Ama içimden bir ses
Merak ediyor söyleyeceklerini 
Hem madem her akşam karşılaşıyoruz
Bir hayır var değil mi?

Vişneli votka güzelmiş

Ev yapımı
Yazın kokusunu, yazın telaşsızlığını aldım tadından
Kurtulacak mıyım
Bütün ruh yorgunluklarından 
Anlamıyorum vişneli votka mı iyi geldi yoksa anlattıkların mı
Tuhaf bir sırıtma yerleşti dudağıma
Sana belli etmek istemesem de
Kelebekler 
Bir ilkbahar akşamı serinliği
Dolunay
Güzel bir hal içindeyim işte

Dedim ya

Yine mi sen
Ne iyi geldin vişneli votkanla...
@ipek sahra, 2013

Huzur & Savaş


Ne söylesem boş dedi
Kirpiklerini güneş ışıklarında titretirken
Ve devam etti
Gene de anlatayım diyerek
Bir yelkendeyim sanki
Yönsüz, rotasız
Deniz karar veriyor nereye gideceğime
Bazen dalgalar vuruyor üzerime üzerime
Şimşekler çakıyor
Acizliğin gölgesinde kıvranıyorum

Bazen ise öyle güzel ki deniz, güneş 
O huzurun içinde
Nereye gideceğini bilmemenin macerasında
Yol alıyorum
Güneş vuruyor üzerime sakin sakin
Denizin akıntısı ahenkli
O zaman uzanıyorum şöyle bir güverteye
O mutluluğun içinde hayallere dalıyorum 

Dedim ya
Ne desem boş
Bir tutam huzur, bir tutam savaş
Bazen savaşım kendimle, bazen başkalarıyla, bazen yaşadıklarımla oluyor
Bazen ise huzurum kendimle, bazen başkalarıyla, bazen yaşadıklarımla 
Gözüken bir kara var olsa da uzakta
Sonu varmak mı, yoksa varmadan ölmek mi bilmiyorum
Dedim ya
Ne desem boş
Sözler birşey ifade etmiyor...

@ipek sahra, 2013

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Nefes


En sonunda bıraktın
Bırakmak istediklerini
Tavşan kanı bir çay koydun
İnce belli bardağına
İlk defa istediklerini yapmanın mutluluğu içinde
Saflığını, naifliğini hatırladın

Ne zaman değiştirdi hayat seni
Ne vakit aslında boş olan hırslar, telaşlar, kaygılar yükledi üzerine 
Sen değil miydin gözleri ışıl ışık gülen
Çocuksu bir özgüvenle herşeyi paylaşan
Neşe ile güvenen
Saflık ile inanan

Şimdi hayret ediyorsun olanlara
Önünde çektiğin set üzerine setlere 
Terkettiğin oyunların haraplığına bakıyorsun
Çocukluğunun küskünlüğüne

Ve ilk defa isteyerek
Gerçekten ve kalpten isteyerek
Yıkıyorsun duvarları
Şimdi oyunlarının ve çocukluğunun önündesin

Sende biliyorsun
Terkedilmiş oyunları yeniden oynamak emek ister 
Küsmüş bir çocuklukla barışmak kolay değildir
Ama sen değil misin
Bırakan bırakmak istediklerini
Hem de herkese göre herşeye sahipken

İnce belli bardağa çay koyuyorsun 
Ve tüm samimiyetinle çocukluğunla barışmaya gidiyorsun
Nefes almanın sabırsızlığı içinde...

@ipek sahra, 2013

29 Mayıs 2013 Çarşamba

BİR DİLEK TUTTU ADAM


bir dilek tuttu adam
yıldız kayarken
ne para, ne pul
ne ev, ne araba
sadece mutluluk diledi rüzgardan


bir dilek tuttu kadın
rüzgar eserken
ne başarı, ne kargaşa
sadece huzur diledi geceden


bir dilek tuttu adam
bir dilek tuttu kadın
bahar getirdi ışıkları üzerlerine
mutluluk verdi kadın adama
huzur verdi adam kadına

rüzgar esti
yıldız kaydı
sırada dilek tutacak yeni insanlar vardı..

24 Mayıs 2013 Cuma

Leonardo, Alize ve Savaş

Tuhaf bir sessizlik var halinizde
Tuhaf bir gerginlik
Dışarıdan herkes işte kavuşamayan aşıklar kavuştu diyorlar
Alize evinde yemek yapıyor, bulaşık yıkıyor
Leonardo ise göbeklendi
Benim hissettiğim ise
Havaya sinen koku
Huzur kokusu değil
Mutluluk kokusu değil
Savaş kokusu

Bir sabah kahve için Alize' ye uğradım
Kapı zilini çaldım
İki kere ve beklemeye başladım
Bu aramızdaki sinyaldir Alize ile
İki kere çalıp bekle
Gözleri yorgun geldi Alize, omuzları çökük
Suda durmaktan solmuş gibiydi hâli
Beni görünce başını eğdi
Hoş geldin dedi
Salona geçtik
Hoş beşten sonra sordum neler yaptığını
Nasıl olduğunu
Ellerimi tuttum
Yenilmiş tırnakları çarptı gözümü
Yemezdi tırnaklarını

Hışımla evden çıktım Leonardo' ya doğru
Kurtarmalıydım Alize yi
Yaşadığı cehennemden, baskıdan
Kimsenin kahramanı olmadıysam da onun olmalıydım
Onun özgürlüğüne iyi gelmemişti Leonardo
O aşk ile beslenirdi, Leonardo sevgi ile
O zıtlık isterdi, Leonardo aynımın
O savaşla yaşardı mücadele ile, Leonardo barışla dinginlikle

Azat el Leonardo onu
Ancak o zaman fark edersin renkliliğini
Tılsım tılsım dökülür parlaklıkları ruhuna
Hayat olur, neşe olur, kahkaha olur
Şevk verir dünyaya

Azat et Leonardo onu
Bir hayat daha kat dünyaya

19 Mayıs 2013 Pazar

İki Nokta



Telaşını bırak
Otur bir soluklan
Yetişmen gereken bir yer
Varman gereken bir nokta yok
İki nokta var önünde
Doğmuşsun
Öleceksin
İşte bundan ibaret yaşam

Ne şaşaalı
Ne süslü herşey
Üzüntüler var
Kırgınlıklar var
Acılar var hayatında
Hayatımızda
Yine de bunlarla
Yaşamak zorundayız
Silahlar kuşansakta
Duvarlar örsekte
Aynı herşey
Biz iki nokta arasında
Mutlu olmak
İnsan olmak durumundayız..

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Kendin Olmaya O Kadar Yakındın Ki...

Kendin olmaya o kadar yakındın ki
Son bir adım kalmıştı
Kurtulmak için prangalardan, samimiyetsizliklerden
Söyleyeceğim sözler gereksizdi aslında
Uzattığım eli tutman abes
Sen zaten farkındaydın az kaldığına

Gene de konuştun
Gene de dinledim
Kuşlar gibi hafif kanatlandın sonra
Kendin olmaya gittin
Söylediğim gibi
Söylediğim sözler gereksizdi aslında
Uzattığım el abes...

9 Mayıs 2013 Perşembe

Leonardo nun Çiçekleri


Rüzgar estiğinde
Kaderinin üzerine
Bilirsin
Bilirsin ama birşey yapamazsın
Ufkun ötesini tarar gözlerin
Beyhude
Beyhude
Yaşanmamış bir hayat istersin şımarıkça
Ne de olsa oynamadığın oyunlar
Koşmadığın yollar
Dolaşmadığın yerler vardır

Sonra rüzgar diner
Gözlerin ufuktan çiçeklerine döner
Rengarenk ince bir zerafet vurur güneş ışığına
Aşk ile bakarsın herşeye
Oynadığın oyunlara
Koştuğun yollara
Dolaştığın yerlere
İyi ki buradayım dersin
Henüz yeni suladığın çiçeklerine

26 Nisan 2013 Cuma

MİNİK HAYALLER

Minik hayallerim olduğunu kimseye söylemeyin
Hala karanlıkta uyumaktan korktuğumu
Gitmek istediğim yollar
Görmek istediğim hayatlar var
Siz herşeye sahip olduğumu düşünürsünüz elbet
Oysa
Dolaştım mı yer küreyi şöyle sandalıma binip
Bir fırtına gördüm mü şöyle afillisinden
Durmaya çalıştım mı ayakta içim titreyerek
Bir aslan ile gözgöze baktım mı ölüm ile yaşam arasında sallanarak

Dedim ya minik hayallerim olduğunu kimseye söylemeyin
Hala çocuk kaldığımı
Yoksa incitirler acımadan
Farkımdayım...

20 Nisan 2013 Cumartesi

DURMAK


Bazen durmak gerekir Jeremy
Hayatı temize çekmek
Karar vermeden
Karar almadan
Öylesine seyretmek

İçinde olmadan dışında olmak
Sıkıcıdır ilk başta
Herkes yoğundur
Herkesin işi vardır, gücü vardır, hatta kararları vardır
Yol alırlar
Senin ise yaptığın sadece ama sadece durmaktır

Zaman nispeten yavaş akar orada
Zamanın boldur
Kendini dinlemek için
Kimsindir
Nesindir
Hayatının anlamı nedir
Senin için ne önemlidir, ne önemsizdir
Hayatı satır satır temize çekersin işte

Durmak işte bu yüzden güzeldir Jeremy
Anlatamayacağım kadar güzel
İşte o zaman farkedersin
Kıştan bahara dönüşü
Ağaç dallarında açan çiçeklerin narinliğini
Güneşin berraklığını
İşte o zaman anlarsın
Hayat denilen şeyin varlığını...